İzmit Osmangazi Köprüsü.
2009 yılında ihalesi yapılan bu köprünün sözleşmesinde devlet hem fiyat hem de araç garantisi veriyor.
O zaman belirlenen geçiş ücreti 35 dolar artı KDV, yaklaşık 120 TL civarında, şimdi bu rakam 89 TL' ye düşürüldü ama aradaki farkı hazine ödeyecek, yani bizden çıkacak.
Araç sayısı garantisi şu an açılan kısmı için 40.000, ilerde bütün yol bağlantıları bittiğinde ise 115.000. Geçen araç bu rakamların altında kalırsa farkı hazine ödemeyi taahhüt ediyor. Bu da bizim paramız.
Köprünün maliyeti yaklaşık 1 milyar dolardır. Bu paranın tamamı Vakıflar Bankası, Halk Bank gibi devlet bankalarının da olduğu dokuz bankadan AKP'nin verdiği gelir garantisi karşılığı kredi olarak temin edilmiş ve yüklenici firmanın cebinden 1 kuruş çıkmamıştır.
Çok fazla ince hesaplara girmeden bu rakamlar üzerinden hesaplandığında harcanan para ki, bu tamamen kredi hiçbir öz sermaye yok, yaklaşık 2 yılda kendisini amorti ediyor. Peki bu firma köprüyü kaç yıl çalıştıracak dersiniz? 15 Temmuz 2035 tarihine kadar. Varın gerisini siz hesaplayın.
Öyle anlaşılıyor ki, Osmangazi Köprüsü'nden garanti edilen ücretle bu kadar araç geçmesi pek mümkün görünmüyor ama hazineden garanti edilen rakamlar ödenecek.
Bu durumda kimin parası kime veya kimlere peşkeş çekiliyor, bayramda bedava geçilsin, sadaka olsun deniyor!..
Bu proje bir kamu yatırımı olmasına rağmen, Danıştay denetimi yok, özel hukuk kurallarına tâbi bir sözleşme söz konusu. Bu yüzden, yap-işlet-devret modelinin ilk dönemlerinde hukuksal anlamda oldukça fazla sorunlar yaşanmıştı. Denetimden hoşlanmayan akp çeşitli hülle yasa ve yönetmelikleri ile kendince bu sorunları aştı.
Gelelim Yavuz Sultan Selim Köprüsüne...
Yakın zamanda açılışı yapılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü de aynı yöntemlerle yaptırılmış.
Köprünün finansmanı için 7 banka ile 2.3 milyar dolarlık kredi sözleşmesi yapılmış. ICA tarafından yapımı sürdürülen 3'ncü köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi için 9 yıl vadeli olarak verilen bu kredinin sözleşmesi 29 Ağustos 2013 tarihinde imzalanmış. Krediyi karşılayan bankalar, Garantibank International, Garanti Bankası, Halk Bankası, Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, İş Bankası ve Ziraat Bankası. Yükleniciden hiç harcama yok.
Söz konusu bankaların böylesine yüksek rakamlı bir kredi yükünün altına girmesi devlet garantisi ile olmuş. Zira söz konusu bankaların kolay kolay geri dönüşü olmayan bir projeye oldukça yüklü bir miktar destek vermesi gerçekçi bir davranış gibi görünmüyor. Devlet işletmeyi 10 yıl boyunca sürdürecek olan şirkete, tek bir araç geçmese dahi günlük 135 bin araç garantisi vermiş. 3 dolarlık geçiş ücreti üzerinden yapılan hesapla devletin günlük 405 bin dolar, yıllık ise 147 milyon 825 bin dolar gelir garantisi sunmuş, bankalar o nedenle krediye olumlu yaklaşmış.
Zafer Havalimanı, hiç duydunuz mu?
Kütahya, Afyon, Uşak illerine hizmet için ilk bölgesel hava limanı. 2012 yılında hizmete açılmış. Yatırım maliyeti 50 milyon euro, tek bir firma almış yapmış ve 30 yıl işletme hakkı kazanmış.
İç hatlarda verilen garanti yolcu sayısı 570.000, gerçekleşen seyahat sayısı 28.000. Dış hatlarda verilen yolcu garantisi 398.000, gerçekleşen seyahat sayısı 13.000. Aradaki farkı devlet hazineden tıkır tıkır ödüyor.
Devletin verdiği yolcu, ücret ve araç teminatı karşılığında, bankadan kredi al, yap, işlet, bir kaç köşe dön, devret...
Havuz medyasının kaynağı nereler dersiniz!..
Ekonomi; büyüme, istihdam, işsizlik, gelir dağılımı dengesi ile ölçülür. Duble yol, havaalanı, köprü ile ölçmek hamasettir, göz boyamadır.
TÜİK verilerine göre ülkenin yarısı açlık, yoksulluk sınırında yaşarken ülke kaynaklarını birilerine peşkeş çekmenin hesabı elbet bir gün sorulacaktır.
"Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!"
Kaynak . Serdar YILMAZ