Sadece günlük olarak kiralanabilen binlerce yapı, kanunlara aykırı olarak vatandaşa satılıyor, milyarlarca liralık rant sağlanıyor.
İstanbul gayrimenkul piyasasındaki rant oyunlarına her gün bir yenisi ekleniyor.
Parsele özel plan tadilatlarıyla yaratılan kupon arazilerde zenginleşmenin önünü açan AKP hükümeti, İmar Kanunu’na aykırı yapılaşmalara göz yumuyor.
Kentte konut alanları azalınca, sahil şeridinde turizm, kent merkezinde ticaret-hizmet alanı olarak görünen alanlarda toplam değeri milyarlarca lirayı bulan daireler inşa ediliyor. Yasalara göre sadece günlük olarak kiralanabilen apart daireler vatandaşlara satılıyor. Tapu Müdürlükleri de kanunları yok sayarak imar planlarında turizm tesis alanı ile ticaret-hizmet alanı olarak ayrılan alanlarda kat irtifakı ve kat mülkiyetine ilişkin işlemler yapıyor. Turizm ve ticaret alanlarına sağlanan fazla inşaat hakkıyla konut yapılması haksız kazanç yaratırken, ortaya da İmar Kanunu’na aykırı milyarca lira değerinde usulsüz yapılar çıkıyor.
Yalı Ataköy
Bakırköy’de TOKİ’ye ait arsa üzerinde Özyazıcı İnşaat ve Karadeniz Örme tarafından hayata geçirilen Yalı Ataköy projesi imar planlarında turistik tesis alanı olarak görülen 564 ada 186 parselde yükseliyor. İnşaat çalışmalarında son aşamaya gelinen projede 512 adet konut, 64 adet işyeri ve 7 adet dükkan bulunuyor. Yasalara göre apart otel olarak inşa edilip günübirlik kiralanması gereken yapılar, 2+1 konut olarak tasarlandı. Fiyatı 1.5 milyon dolardan başlayan dairelerin satışı sürüyor.
KANUNDA AÇIKÇA YAZIYOR
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 3. maddesinde “Herhangi bir saha, her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılmaz” hükmü yer alıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da yayınladığı genelgede, herhangi bir parsel üzerinde kat irtifakı, yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi ve kat mülkiyetine ilişkin iş ve işlemlerin onaylı imar planlarındaki kullanım amacı doğrultusunda tesis edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 29 Ocak 2013 tarihinde yayımladığı genelgeyle Tapu ve Kadastro Müdürlüklerine imar planlarında ‘turizm tesis’ alanı olarak görülen yerlere kesinlikle kat irtifakı veya kat mülkiyeti verilmemesi gerektiğini belirtiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve tüm valiliklere, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın gönderdiği yazıya rağmen usulsüz uygulamalar devam ediyor.İstanbul’da 2013 yılından sonra hayata geçirilen ve planlama aşamasında olan çok sayıda proje otel, ofis yerine konut olarak inşa edilip satılıyor.
OLMAYAN HÜKMÜ UYGULUYORLAR
Özellikle turizm ve ticaret bölgelerinde onaylanan imar planlarında bir parsel üzerinde isteğe bağlı olarak turizm ya da konut yapılmasına yönelik “tercihli kullanım” şeklinde hükmü getiriliyor. Her tür ve ölçekteki imar planlarının Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik eki lejant ve çizim normlarına göre hazırlanması zorunlu. Bu normlar arasında “tercihli kullanım” adı altında bir kullanım türü bulunmuyor. Yönetmelik ekinde turizm ve ticaret alanı olarak ayrılan alanlar için sosyal ve teknik donatı yapılması zorunluluğu olmadığı için konut alanına dönüşen bölgelerde mevzuata aykırı planlar uygulamaya konulurken, şirketler de bu alanları inşa etmediği için haksız kazanç sağlamış oluyor.
Belediyeler usulsüzlüğe göz yumuyor.
Yerel yönetimler turizm ve ticaret alanı olarak görünen yerlerin üzerinde konut yapılmasına göz yumuyor. İnşaattan aldıkları harç ve vergiden mahrum olmamak için kanunsuz uygulamalara seyirci kalan belediyelerin aslında Tapu Sicil Müdürlüğü’ne bildirim yaparak söz konusu parsellerin konut amaçlı kullanıma dönüştürülmesinin önüne geçmesi gerekiyor. İlgili belediyenin bu parsellerin imar planında “turizm tesis” ya da “ticaret+hizmet” alanı olarak tapu siciline işletmesi gerekiyor. Kat irtifakı veya kat mülkiyetine kurulmasına ilişkin taleplerde mimari projeyi ve yapı ruhsatını onaylayan belediye tarafından bu inşaatlarda denetim yaparak turizm veya ticaret alanı uygun inşa edilip edilmediğini belirlemesi gerekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, bu alanlara ait yönetim planında kesinlikle konut amaçlı kullanımların uygun görülmemesi gerektiğini vurguluyor.