Siyasi partileri kapatan 12 Eylül cuntası tüm siyasi faaliyetleri yasaklamıştı. Ta ki 1983 te yeniden demokrasi ye geçiş için seçimler yapılana kadar. Siyaset’e ve demokrasiye olan 3 yıllık özlem(!!) bir partiyi hem yerel de hem de genel de tek başına iktidar yapmıştı. . .
Her ne kadar tekrar Demokrasi ye dönüş adımı atılmış olsa da ülke de hala Cunta uygulamaları ve sistemi devam ediyordu. . .
Franco’lu İspanya dan esinlenilip halk ı, Apolitikleştirmek için Anadolu nun en ücra köşelerine bile futbol klüpleri kurulmaya, mahalli ve şehir stadları yapılmaya başlandı. Halk stadlara akın edip takımlarını hoyrat ça desteklerken, kendinden geçiyor enflasyonun 3 haneli rakamlar da gezmesini, astronomik faizleri, Dış borç batağını, cari açığı ve Emperyalizm in kuşatmasını görmüyor du bile. . .
Günler ce ülke gündemi, futbol du artık…
Artık, yaşasın dı Futbol izm…
Proje tıkır tıkır işliyor du…
Ta ki bu sahaların ve klüplerin giderleri yük olmaya başlayana kadar…
Lambadan cin çıkartmakta mahir, işini bilen Memur - Bürokrat ikilisi hemen bir çözüm bulur. Yapılacak spor klubü tesisleri ve buradan elde edilecek gelirle kulübün giderleri karşılanacaktır.
Belediyelerin bütçesinden kurulan tesisler bir süre sonra işini bilen bürokratlarca partizanlık ve mikro milliyetçilik önceliğiyle işletmeye verildi. Buraya kadar gayet güzel di, de. . .
Çalınan minareye bir kılıf gerekirdi(!!) hemen burnunu oynattı işini bilen memur, bulmuştu çözümü. “Yap - İşlet - Devret”
En rantabl yer de arsa belediyelerden, ana bina tesisleşmeleri belediyelerden(!!) yapılacak ilaveler ve işletme yandaştan…
Böylece, kılıf ta cuk oturdu çalınan Minareye. Sözüm ona elde edilecek kira ile kulüp ayakta kalacak, gençler spor yapacaklar dı. Gel gör ki, işletmeciler sahaları gençlere para ile kullandırttılar spor okulu kisvesiyle.
Buralar, birden birilerinin lüks yaşantısının kaynağı oldu. . .
80 öncesi ne kadar stokçu, karaborsacı, torbacı, tombalacı, baron varsa cunta sonrası yeni Demokrasi sisteminin şirketleşen saygın ve spor sever iş adamları oldular, mahalli ya da şehir takımlarına konuşlandılar.
Ülke de spor un hali orta da…
Hata ya hata, doğru ya doğru denildiği zaman adam olunuyor. Geri kalan bizdencilik tir, ihanettir. . .
Geçtiğimiz günler de Bakırköy spor Vakfı tesisleri yıkıldı. Normal olarak kimileri protesto etti, kimileri alkışladı. Ama kimse bu tesislerin nasıl ve neden yapıldığını, nasıl ve neden işletmeye verildiğini, kimlerin imtiyazlı faydalandığını sorgulamadı.
Ajitasyon - Propaganda bir sanattır. . .
Sen o sanatı lehine çevirmek isterken, ters motivasyon ile yıkılırsın. . .
An gelir Ajitasyon ve Propagandayı kullanmasını bilmeyenler, Günlük motivasyonun yıkıntıları altında kalırlar. . . .
Emlak Bankası uhdesinde iken Bakırköy Belediyesi’ne kapalı - açık semt spor alanları kaydı ve spor tesisi alanında kalan bu yerde ticari birimler yer alamaz şerh’i ile devr olan tesis alanı daha sonra işletmeye verildi. ”YAP - İŞLET - DEVRET”
Şimdi. .
Konstruksiyon ile Ana binaya ilaveler yapılırken asıl proje de görünen spor alanları iptal edildi mi?
Tesisi yapıp kiraya veren ile kiralayan aynı parti den miydi?
Tesisi kiraya veren ile kiralayan hemşehri miydi?
Peki çok güzel…
Bu görevi suistimal, görevi kötüye kullanma değil mi?
İşletmeci sözleşmede ki şartlara harfiyen uymuş muydu?
Sözleşmede bahsi geçen kurumlara, stk lara taahhüt edilen ödenekleri sağlamış mıydı?
Belediye ye kiralarını ödemiş miydi?
Peki…
İşletmeci nin aktardığı 6 - 7 bin tl ile bir kulüp ayakta durabilir mi?
Elbette duramaz, mahalli ligler de debelenir durur.
Bakırköy sporun menfaatini koruduğunu söyleyenler, Florya da ki kamp tesisleri elinden alınırken neredeydi…
Tamam kabul o dönem sosyal medya yoktu…
Ama özgürlük meydanı vardı, hiç öyle eline döviz, pankart alıp düdük çalan protestocular yoktu…
Orada, Bakırköy spor antrenmanlarını ve maç öncesi kamplarını yapıyor, Anadolu’dan - İstanbul’un başka semtlerinden gelen yetenekli gençler barınıyor du. . .
Sahi neredeydiniz?? orası Bakırköy sporun elinden alınırken. . .
Ora da Cafe - Bar, Hamam - Sauna, ocak başı yoktu gerçi. . .
Siz de haklısınız…
Yaşasın kapitalizm in özlük hakları. . .
Gerisi Hayat. . .