Aşağıdaki Yargıtay kararlarında, müşteki hakkında düzenlenen adli tıp raporuna itibar edilmediği anlaşılmaktadır.
Adli Rapor Kesin Delil DeğildirYargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 17.12.2007 Tarih ve 12997/17088 sayılı kararında, “Sanıın beyanı ve kabule göre, sanığın koyunları gütmekte kullandığı değnek ile müştekiye vurduğu, müştekinin anlatımlarına göre ise de, sanığın olay sırasında yerden aldığı, ele geçirilemeyen ve üzerinde bilirkişi incelemesi yapılamayan tahta sopanın, 5237 sayılı TCK’nun 6/1-f maddesinin 4.bendine göre fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli olup olmadığı ve niteliği taraflardan sorulup tespit edilmeden, sırf müştekinin doktor raporundaki bulgulardan bahisle silah olduğu kabul edilerek sanık hakkında aynı kanunun 86/3 maddesinin uygulanması” kanuna aykırı bulunmuştur.Adli Rapor Kesin Delil DeğildirYargıtay 14. CD 31.05.2012 Tarih ve 2544/6218 sayılı ilamında da, “müştekinin muayenesi sonucu düzenlenen doktor raporunda belirtilen boyun ve her iki bacaktaki ekimozların mağdureye zor uygulandığının kesin delili sayılmayıp, rızaen sevişme veya başka nedene dayalı olarak meydana gelmesinin mümkün olabileceği, mağdurenin bu olay nedeniyle kollukta ifadesi alınırken, 2-3 ay öncesi gerçekleştiğini iddia ettiği olayla ilgili olarak da sanıkların zor kullandığı iddiasında bulunduğu, söz konusu olay hakkında, o güne kadar herhangi bir şikayetinin bulunmaması ve tüm dosya içeriği karşısında; sanıkların savunmalarının aksini gösterir, mağdurenin samimiyeti kuşkulu, tutarsız ve kendisini ailesinden korumaya yönelik olarak planladığı mizansen niteliğinde görülen anlatımları dışında sanıkların eylemlerinin zorla olduğuna dair, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekir” denilmektedir.T.C.YARGITAY12. HUKUK DAİRESİE. 2010/31197K. 2011/12267T. 9.6.2011 • İMZAYA İTİRAZ ( Bonodaki Keşideci İmzasının Borçlunun Eli Ürünü Olup Olmadığına Dair Çelişkili Raporların Olduğu – Yeniden Uzman Bilirkişilerden Oluşacak Kuruldan Mütalaa Alınacağı )• GRAFOLOG BİLİRKİŞİ ( İmzaya İtirazda Bonodaki Keşideci İmzasının Borçlunun Eli Ürünü Olup Olmadığı – İcra Mahkemesince Yaptırılan Bilirkişi İncelemesi ve Ceza Davası Sırasında Başka Bilirkişiden Alınan Raporların Çeliştiği )• ADLİ TIP FİZİK İHTİSAS DAİRESİ ( Grafolog Bilirkişilerden Alınan Raporların İmzanın Borçlunun Eli Ürünü Olup Olmadığına Dair Alınan Raporların Çeliştiği/Adli Tıp Kurumu Grafoloji Bölümünün İmza İncelemesinde Son Mercii Olmadığı – Yeniden Uzman Bilirkişilerden Oluşacak Kuruldan Mütalaa Alınması Gerektiği )• BORÇLUNUN ELİ ÜRÜNÜ ( İmzaya İtiraz Davası – Çelişkili Grafolog Bilirkişi Raporları Mevcut Olduğu ) 2004/m.168/4 ÖZET : Bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlanmış, icra mahkemesi nezdinde imzaya itiraz edilmiş, icra mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda grafolog bilirkişiden alınan raporda , bonodaki keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olduğu bildirilmiştir. Hazırlık soruşması sırasında alınan başka bir grafolog bilirkişinin düzenlediği raporda ise bonodaki keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olduğu bildirildiği halde, aynı bilirkişiden ceza davası sırasında alınan raporda borçlunun eli ürünü olmadığı rapor edilmiştir.
Asliye Ceza Mahkemesindeki yargılama sırasında Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda ise, bonodaki keşideci imzasının muteriz borçlunun eli ürünü olmadığının açıklandığı görülmektedir. Adli Tıp Kurumunun Grafoloji bölümü imza incelemesinde son mercii olmadığından bu rapora itibar olunarak hüküm tesisi doğru değildir. Raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesini teminen yeniden, konusunda uzman bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan mütalaa alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir.DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçluya 10 örnek ödeme emri tebliği üzerine İ.İ.K.nun 168/4. maddesinde öngörülen yasal 5 günlük sürede icra mahkemesi nezdinde imzaya itiraz edilmiş, icra mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda grafolog bilirkişi A.B.’den alınan 8.9.2008 tarihli raporda , bonodaki keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olduğu bildirilmiştir. Hazırlık soruşması sırasında cumhuriyet savcılığınca alınan grafolog bilirkişi M.K.’nin düzenlediği 31.3.2008 tarihli raporda ise bonodaki keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olduğu bildirildiği halde, aynı bilirkişiden ceza davası sırasında alınan 23.2.2009 tarihli bilirkişi raporunda, bonodaki keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olmadığı rapor edilmiştir.Raporlar arasındaki çelişki üzerine Asliye Ceza Mahkemesindeki yargılama sırasında Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan 30.4.2010 tarihli raporda ise, bonodaki keşideci imzasının muteriz borçlunun eli ürünü olmadığının açıklandığı görülmektedir.
Adli Tıp Kurumunun Grafoloji bölümü imza incelemesinde son mercii olmadığından bu rapora itibar olunarak hüküm tesisi doğru değildir.Mahkemece, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesini teminen yeniden, konusunda uzman bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan mütalaa alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, Adli Tıp Kurumundan alınan rapora itibar edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 9.6.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Adli Rapor Kesin Delil DeğildirYargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 17.12.2007 Tarih ve 12997/17088 sayılı kararında, “Sanıın beyanı ve kabule göre, sanığın koyunları gütmekte kullandığı değnek ile müştekiye vurduğu, müştekinin anlatımlarına göre ise de, sanığın olay sırasında yerden aldığı, ele geçirilemeyen ve üzerinde bilirkişi incelemesi yapılamayan tahta sopanın, 5237 sayılı TCK’nun 6/1-f maddesinin 4.bendine göre fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli olup olmadığı ve niteliği taraflardan sorulup tespit edilmeden, sırf müştekinin doktor raporundaki bulgulardan bahisle silah olduğu kabul edilerek sanık hakkında aynı kanunun 86/3 maddesinin uygulanması” kanuna aykırı bulunmuştur.Adli Rapor Kesin Delil DeğildirYargıtay 14. CD 31.05.2012 Tarih ve 2544/6218 sayılı ilamında da, “müştekinin muayenesi sonucu düzenlenen doktor raporunda belirtilen boyun ve her iki bacaktaki ekimozların mağdureye zor uygulandığının kesin delili sayılmayıp, rızaen sevişme veya başka nedene dayalı olarak meydana gelmesinin mümkün olabileceği, mağdurenin bu olay nedeniyle kollukta ifadesi alınırken, 2-3 ay öncesi gerçekleştiğini iddia ettiği olayla ilgili olarak da sanıkların zor kullandığı iddiasında bulunduğu, söz konusu olay hakkında, o güne kadar herhangi bir şikayetinin bulunmaması ve tüm dosya içeriği karşısında; sanıkların savunmalarının aksini gösterir, mağdurenin samimiyeti kuşkulu, tutarsız ve kendisini ailesinden korumaya yönelik olarak planladığı mizansen niteliğinde görülen anlatımları dışında sanıkların eylemlerinin zorla olduğuna dair, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekir” denilmektedir.T.C.YARGITAY12. HUKUK DAİRESİE. 2010/31197K. 2011/12267T. 9.6.2011 • İMZAYA İTİRAZ ( Bonodaki Keşideci İmzasının Borçlunun Eli Ürünü Olup Olmadığına Dair Çelişkili Raporların Olduğu – Yeniden Uzman Bilirkişilerden Oluşacak Kuruldan Mütalaa Alınacağı )• GRAFOLOG BİLİRKİŞİ ( İmzaya İtirazda Bonodaki Keşideci İmzasının Borçlunun Eli Ürünü Olup Olmadığı – İcra Mahkemesince Yaptırılan Bilirkişi İncelemesi ve Ceza Davası Sırasında Başka Bilirkişiden Alınan Raporların Çeliştiği )• ADLİ TIP FİZİK İHTİSAS DAİRESİ ( Grafolog Bilirkişilerden Alınan Raporların İmzanın Borçlunun Eli Ürünü Olup Olmadığına Dair Alınan Raporların Çeliştiği/Adli Tıp Kurumu Grafoloji Bölümünün İmza İncelemesinde Son Mercii Olmadığı – Yeniden Uzman Bilirkişilerden Oluşacak Kuruldan Mütalaa Alınması Gerektiği )• BORÇLUNUN ELİ ÜRÜNÜ ( İmzaya İtiraz Davası – Çelişkili Grafolog Bilirkişi Raporları Mevcut Olduğu ) 2004/m.168/4 ÖZET : Bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlanmış, icra mahkemesi nezdinde imzaya itiraz edilmiş, icra mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda grafolog bilirkişiden alınan raporda , bonodaki keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olduğu bildirilmiştir. Hazırlık soruşması sırasında alınan başka bir grafolog bilirkişinin düzenlediği raporda ise bonodaki keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olduğu bildirildiği halde, aynı bilirkişiden ceza davası sırasında alınan raporda borçlunun eli ürünü olmadığı rapor edilmiştir.
Asliye Ceza Mahkemesindeki yargılama sırasında Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda ise, bonodaki keşideci imzasının muteriz borçlunun eli ürünü olmadığının açıklandığı görülmektedir. Adli Tıp Kurumunun Grafoloji bölümü imza incelemesinde son mercii olmadığından bu rapora itibar olunarak hüküm tesisi doğru değildir. Raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesini teminen yeniden, konusunda uzman bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan mütalaa alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir.DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçluya 10 örnek ödeme emri tebliği üzerine İ.İ.K.nun 168/4. maddesinde öngörülen yasal 5 günlük sürede icra mahkemesi nezdinde imzaya itiraz edilmiş, icra mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda grafolog bilirkişi A.B.’den alınan 8.9.2008 tarihli raporda , bonodaki keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olduğu bildirilmiştir. Hazırlık soruşması sırasında cumhuriyet savcılığınca alınan grafolog bilirkişi M.K.’nin düzenlediği 31.3.2008 tarihli raporda ise bonodaki keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olduğu bildirildiği halde, aynı bilirkişiden ceza davası sırasında alınan 23.2.2009 tarihli bilirkişi raporunda, bonodaki keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olmadığı rapor edilmiştir.Raporlar arasındaki çelişki üzerine Asliye Ceza Mahkemesindeki yargılama sırasında Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan 30.4.2010 tarihli raporda ise, bonodaki keşideci imzasının muteriz borçlunun eli ürünü olmadığının açıklandığı görülmektedir.
Adli Tıp Kurumunun Grafoloji bölümü imza incelemesinde son mercii olmadığından bu rapora itibar olunarak hüküm tesisi doğru değildir.Mahkemece, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesini teminen yeniden, konusunda uzman bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan mütalaa alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, Adli Tıp Kurumundan alınan rapora itibar edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 9.6.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.