"Pelikan Dosyası" ismiyle servis edilen dosyada, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve 'hocacılar' ilk kez isim isim ve geniş kapsamlı hedef alınıyor.
“Selam Olsun!” başlığıyla imzasız olarak yayımlanan yazıda; Erdoğan – Davutoğlu arasındaki kavgaya kendi deyimleriyle “Reis”, yani Erdoğan cephesinden bakılıyor. Bunu yaparken de birçok iddiada bulunuluyor.
"Pelikan Dosyası", Erdoğan'a yakın isimler tarafından Twitter'da kısa sürede çokça paylaşıldı.
İşte oldukça uzun ama bir o kadar da ilginç o yazı:
“Hocanın ekibi yeterince konuştu.
Hocalarıyla beraber yeterince ortalığı karıştırdı.
Biraz da biz konuşalım mı?
Biraz da, REİS için canını feda edecekler konuşsun mu?
Çok az kişi aslında neler olduğunu biliyor.
Kabus gibi.
Hani çığlık atarsınız da kimse duymaz ya..
İşte öyle bir şey.
Hani herkesin ortasında cinayet işlenir de kimse aldırmaz ya..
İşte öyle.
Yani benim hissettiklerim öyle.
Her şey ortada, ama gören yok.
İnsanlar uyumak yerine, sırf ortada olanı görmeyi başarabilselerdi, benim bu yazıyı yazmama gerek kalmazdı…
Buradan çığlık atıyorum. Duyun artık:
Hanımlar! Beyler! Burası dehşet bir ülke.
Hiçbir şeyin yüzeysel bir bakışla görülemeyeceği bir ülke.
Üzerinde tüm süper güçlerin satranç oynadığı bir ülke.
Öyle Ergenokun’u pasifleştirmekle, paraleli tırstırmakla falan, bir günde güllük gülistanlık olacak bir ülke değil.
Bir haini def etseniz, yerine hemen yenisini getirirler.
Öyle kolay kolay, bizi bize bırakmazlar.
İcabında bizden olanları bile bize karşı hale getirirler.
Onun için gözlerinizi dört açın!
Etrafınızda ne oluyor, şöyle bir bakın.
Ama iyi bakın. Yüzeysel bakmayın.
Ve görün benim gördüklerimi.
Şimdi biraz da siz çatlayın:
**************************************************
Temayül yoklamalarında 1. Gül, 2. Yıldırım, 3. Davutoğlu çıktı.
Buna rağmen REİS hocayı parti başkanı yaptı.
Gül’ün çok yakışıklı İngiliz arkadaşları, bir de REİS’ten ve ailesinden nefret eden, ancak Hürriyet’e de pek aşık, ‘intifada’cı bir hanımı vardı.
REİS Gül’ü başkan yapmadı.
Yıldırım REİSçiydi.
Falsosu yoktu. Başarılıydı.
Parti tarafından seviliyordu.
Ama yeterince karizmatik değildi.
Kukla muamelesi yapacaklardı.
REİS Yıldırım’ı da başkan yapmadı.
Davutoğlu güzel konuşuyordu.
Hocaydı.
Ayrıca, görece tazeydi.
Uzun yıllar REİS’le de çalışmıştı.
Evet kibirliydi. Hem de çok.
Her şeyi o bilirdi. Ama teorik olarak.
Pratikte genelde çuvallardı. Örnek; Suriye.
“6 ayda Esed devrilir” dedi. Demekle de yetinmedi, bütün planlarını buna göre yaptı.
B planı yoktu. Çünkü çok emindi. Kendinden. Zekasından. Bilgisinden. Okumasından.
Esed kaldı. Hoca çuvalladı. Sonra bir sürü sıkıntı.
REİS yine de hocayı başkan yaptı.
Neden mi?
a) REİS hocanın, Suriye ve Filistin politikalarından hareketle, kendini devirmek isteyen Batı’yla uzlaşmayacak bir politikacı çıkacağını umuyordu.
“Bu hoca, Batı’yla da, onun ülkemizdeki truva atları olan paralellerle ve Doğan medyasıyla uzlaşmaz” diye düşünüyordu.
b) Başkanlık sistemine geçerken argüman üretir, akademik karizmasını, taze politikacı kimliğini bu yolda işlevsel hale getirir diye düşünüyordu.
Kendisinden bu iki konuda söz aldı.
“Temayül yoklamalarını biliyorsun, seni BEN başkan yapıyorum! Ama bu iki konuda söz vermen şartıyla” dedi.
Hoca kabul etti. Ya da etti gibi göründü. Bilmiyorum.
Fakat etrafındaki muhteris danışmanlar kabul etmediler. Bunu biliyorum.
Ali Sarıkaya, Osman Sert, Taha Özhan, Hatem Ete ve Ertan Aydın başlıcaları.
Bunların hepsi “okumuş” çocuklar.
Çok okumuşlar.
Bildiğiniz gibi değil.
Hepsi Allah’ın lüftu.
Hoca da “okumuş” adam.
REİS ise Kasımpaşalı.
Olur mu? Olmaz? Yakışır mı? Yakışmaz!
Dolayısıyla onların yönetmesi lazım.
Bir de REİS var, huzur yok. Batı durmuyor. Gezi, paralel falan.
Bir de yolsuzluk iddiaları.
İddiaların yalan olduğunu hepsi bok gibi biliyor ama olsun, iddiaların ortaya çıkması bile çok sinir bozucu bu ekip için.
İddiların değil REİS’in çürütülmesi lazım.
REİS giderse, bu “okumuş” ekip gelirse, ülkemin tadından yenmez.
Herkesle barışacaklar, REİS’i kurban edecekler.
Sonra kadayıf gibi bir ülkemiz olacak.
Bu kadar basit.
Hasılı kelam bu ekiple birlikte hoca, REİS’ten bağımsız, Batı’ya bağımlı politikalarını belirledi.
*****************************************************
1
Reis’in ekonomi yönetimini ekarte etmek için ilk iş “Şeffaflık Yasası”nı çıkartalım dedi hoca.
REİS’in haberi olmadan hazırladı yasa paketini.
Ve kamuoyuna bizzat kendisi açıkladı.
Sonra REİS kendisiyle istişare edilmeden bu paketin hazırlandığını söyledi.
Hoca ve muhteris danışmanları tırstılar.
Paketi geri çektiler.
2
Ama hoca kararlıydı.
Gelir gelmez REİS’i yiyecekti.
17-25 Aralık üzerinden 4 bakanı Yüce Divan’a gönderme oylaması sırasında bir konuşma bahanesiyle İngiltere’ye gitti, meclis grubunun başında durup liderlik etmedi. Ardından Davos’a gitti. Ordan da New York’a sermaye gruplarıyla buluşmak için geçti. Davutoğlu’nun ABD ziyareti hakkında soru sorulan Beyaz Saray yetkilisi bile “Türk Başbakanı’nın burda olduğuna dair bilgimiz yok” dediği bir geziydi bu.
Biliyorsunuz mesele 4 bakan meselesi değildi. REİS’ti.
Önce bunlar Yüce Divan’a gönderilecekler, sonra da REİS.
Lakin hoca bu kadar kritik bir meselede ortada yoktu.