Anayasa Mahkemesi (AYM), bir milletvekilinin parti kongresinde kullandığı ifadeleri sayfalarına taşıyan gazetenin tazminat ödemeye mahkum edilmesini "ifade ve basın özgürlüğüne aykırı" bularak, bozdu. AYM, 2016 yılında Kayseri Yeni Haber Gazetesi'nde çıkan bir haber nedeniyle 25. Dönem CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen tarafından açılan tazminat davasına ilişkin bireysel başvuruyu sonuçlandırdı. Karar bugünkü Resmi Gazete'de yayımlandı. Tazminat davasına konu olay, Kayseri'nin Bünyan ilçesindeki CHP kongresinde yaşanmıştı.
Kongreye katılan Haluk Pekşen tarafından kullanıldığı belirtilen ifadelerin gazetede yer yayımlanması, Pekşen'in de hakaret ve tazminat davası açımasına neden olmuştu.
Mahkeme gazetenin 2 bin lira tazminat ödemesine karar vermiş ve karar 2019 yılında gazete sahibinin bireysel başvurusu ile AYM'ye taşınmıştı. Kararda, ilçe kongresinde, partinin il başkanı ile milletvekili arasında yaşanan polemiğin yerel Kayseri Yeni Haber'de değişik zamanlarda değerlendirmelere konu olduğu, gazete aleyhine açılan tazminat davasına ilişkin kararın da temyiz süreçlerinden sonra kesinleştiği hatırlatıldı. Kararda, dosyadaki belgelerden, yaşanan polemiğin dönemin CHP il başkanı tarafından da doğrulandığının görüldüğü belirtilerek, ayrıca partililer tarafından davacı aleyhinde parti içi disiplin işlemlerinin başlatılması yönünde imza toplandığının da anlaşıldığı ifade edildi. "Savcı gibi hareket etmeleri beklenemez"Gazetede konuya ilişkin karşı açıklamalara da yer verildiği belirtilen kararda, şu değerlendirme yapıldı:"Bir gazete ya da gazetecinin sorumluluğu belirlenirken gözönünde bulundurulması gereken en önemli nokta Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında da ifade edildiği gibi gazetecilerin ispat yükünü yerine getirirken bir beyanın doğruluğunu kanıtlayan savcı gibi hareket etmelerinin beklenemeyecek olmasıdır. Gazetecilerden beklenen, bir haber veya makalede bir iddia ileri sürdüklerinde söz konusu iddiaların doğruluğunu araştırmaları ve kişiler hakkında bir suçlama yönelttiklerinde ise dayanaklarını açıkça belirtmeleridir. Başvurucunun haber kaynaklarının söz konusu iddialar bakımından makul olarak güvenilir olup olmadığını, doğru ve güvenilir bilgiler sunmak için iyi niyet çerçevesinde çaba gösterip göstermediğini ortaya koyması yeterlidir.Anayasa Mahkemesinin kanaatine göre aksi yönde bir beklenti sorumluluk hukukunu ters çevireceği gibi gazetecilik mesleğini yapmayı da imkânsız hâle getirecektir."Karşı açıklamalarla birlikte okuyucuya sunulduYerel mahkeme kararının CD'ler üzeriden yapılan bilirkişi incelemesine dayanılarak verildiği ifade edilen kararda, şu görüşler yer aldı:"Somut olayda gazete tarafından ileri sürülen iddiaların polemiğin bir tarafı olan ve olay sırasında kongrede bulunan parti il başkanı tarafından doğrulandığı görülmektedir. Ayrıca partililer tarafından davacı hakkında söylediği iddia olunan sözler nedeniyle parti içi disiplin işlemlerinin başlatılması yönünde imza toplandığı da anlaşılmaktadır. Bunun dışında gazetecilerden ileri sürülen iddiaların doğruluğunu haber yapmadan önce bağımsız bir araştırma ile kanıtlamaları beklenemez.Başvurucu gazetenin konuyla ilgili olarak davacının gazeteye gönderdiği açıklamalara yer verdiği hususu da gözardı edilmemelidir. Şu hâlde gazetenin il başkanı ve toplantıda bulunan diğer partililere dayanarak dile getirdiği iddialar ile anılan iddiaları yalanlayan davacının açıklamalarını birlikte okuyucuya sunduğu görülmüştür. Bütün bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde gazetenin üzerine düşen ödev ve sorumluluk içinde hareket ettiği, olguları bilerek tahrip ettiğine dair yeterli delil bulunmadığı kabul edilmelidir.Bir milletvekilinin ilçe parti kongresinde parti il başkanına birtakım sözler sarf ettiğine dair iddianın kaynağı gösterilerek kamuoyuna aktarılmasının şeref ve itibarı koruma gerekçesiyle yaptırıma tabi tutulması kamuyu ilgilendiren konularda serbest ve açık tartışmaların önlenmesi sonucunu doğuracak, basının kamu yararına ilişkin konuların tartışılmasına yönelik katkılarına ciddi şekilde engel oluşturacaktır."Adil bir denge kurulması Kararın gerekçesinde, "İlk derece mahkemesince ifade ve basın özgürlüklerinin korunması ile şeref ve itibar hakkının korunması arasında adil bir denge kurulmamıştır. Bu sebeple Mahkemenin başvurucunun tazminat ödemesine karar verilmesine ilişkin ileri sürdüğü gerekçeler, başvurucunun ifade ve basın özgürlüğü haklarına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olarak kabul edilemez" denildi. Gazetecinin dava konusu haber nedeniyle tazminata mahkum edilmesinin Anayasa ile güvence altına alınmış ifade ve basın özgürlüğünün ihlali olara değerlendiren AYM yerel mahkeme kararının bozulmasına hükmetti. AYM, bozma kararı ile ortaya çıkan mağduriyetin giderilmesine imkan sağlandığına da karar verdi ve karşı tazminat istemini reddetti.
Kongreye katılan Haluk Pekşen tarafından kullanıldığı belirtilen ifadelerin gazetede yer yayımlanması, Pekşen'in de hakaret ve tazminat davası açımasına neden olmuştu.
Mahkeme gazetenin 2 bin lira tazminat ödemesine karar vermiş ve karar 2019 yılında gazete sahibinin bireysel başvurusu ile AYM'ye taşınmıştı. Kararda, ilçe kongresinde, partinin il başkanı ile milletvekili arasında yaşanan polemiğin yerel Kayseri Yeni Haber'de değişik zamanlarda değerlendirmelere konu olduğu, gazete aleyhine açılan tazminat davasına ilişkin kararın da temyiz süreçlerinden sonra kesinleştiği hatırlatıldı. Kararda, dosyadaki belgelerden, yaşanan polemiğin dönemin CHP il başkanı tarafından da doğrulandığının görüldüğü belirtilerek, ayrıca partililer tarafından davacı aleyhinde parti içi disiplin işlemlerinin başlatılması yönünde imza toplandığının da anlaşıldığı ifade edildi. "Savcı gibi hareket etmeleri beklenemez"Gazetede konuya ilişkin karşı açıklamalara da yer verildiği belirtilen kararda, şu değerlendirme yapıldı:"Bir gazete ya da gazetecinin sorumluluğu belirlenirken gözönünde bulundurulması gereken en önemli nokta Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında da ifade edildiği gibi gazetecilerin ispat yükünü yerine getirirken bir beyanın doğruluğunu kanıtlayan savcı gibi hareket etmelerinin beklenemeyecek olmasıdır. Gazetecilerden beklenen, bir haber veya makalede bir iddia ileri sürdüklerinde söz konusu iddiaların doğruluğunu araştırmaları ve kişiler hakkında bir suçlama yönelttiklerinde ise dayanaklarını açıkça belirtmeleridir. Başvurucunun haber kaynaklarının söz konusu iddialar bakımından makul olarak güvenilir olup olmadığını, doğru ve güvenilir bilgiler sunmak için iyi niyet çerçevesinde çaba gösterip göstermediğini ortaya koyması yeterlidir.Anayasa Mahkemesinin kanaatine göre aksi yönde bir beklenti sorumluluk hukukunu ters çevireceği gibi gazetecilik mesleğini yapmayı da imkânsız hâle getirecektir."Karşı açıklamalarla birlikte okuyucuya sunulduYerel mahkeme kararının CD'ler üzeriden yapılan bilirkişi incelemesine dayanılarak verildiği ifade edilen kararda, şu görüşler yer aldı:"Somut olayda gazete tarafından ileri sürülen iddiaların polemiğin bir tarafı olan ve olay sırasında kongrede bulunan parti il başkanı tarafından doğrulandığı görülmektedir. Ayrıca partililer tarafından davacı hakkında söylediği iddia olunan sözler nedeniyle parti içi disiplin işlemlerinin başlatılması yönünde imza toplandığı da anlaşılmaktadır. Bunun dışında gazetecilerden ileri sürülen iddiaların doğruluğunu haber yapmadan önce bağımsız bir araştırma ile kanıtlamaları beklenemez.Başvurucu gazetenin konuyla ilgili olarak davacının gazeteye gönderdiği açıklamalara yer verdiği hususu da gözardı edilmemelidir. Şu hâlde gazetenin il başkanı ve toplantıda bulunan diğer partililere dayanarak dile getirdiği iddialar ile anılan iddiaları yalanlayan davacının açıklamalarını birlikte okuyucuya sunduğu görülmüştür. Bütün bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde gazetenin üzerine düşen ödev ve sorumluluk içinde hareket ettiği, olguları bilerek tahrip ettiğine dair yeterli delil bulunmadığı kabul edilmelidir.Bir milletvekilinin ilçe parti kongresinde parti il başkanına birtakım sözler sarf ettiğine dair iddianın kaynağı gösterilerek kamuoyuna aktarılmasının şeref ve itibarı koruma gerekçesiyle yaptırıma tabi tutulması kamuyu ilgilendiren konularda serbest ve açık tartışmaların önlenmesi sonucunu doğuracak, basının kamu yararına ilişkin konuların tartışılmasına yönelik katkılarına ciddi şekilde engel oluşturacaktır."Adil bir denge kurulması Kararın gerekçesinde, "İlk derece mahkemesince ifade ve basın özgürlüklerinin korunması ile şeref ve itibar hakkının korunması arasında adil bir denge kurulmamıştır. Bu sebeple Mahkemenin başvurucunun tazminat ödemesine karar verilmesine ilişkin ileri sürdüğü gerekçeler, başvurucunun ifade ve basın özgürlüğü haklarına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olarak kabul edilemez" denildi. Gazetecinin dava konusu haber nedeniyle tazminata mahkum edilmesinin Anayasa ile güvence altına alınmış ifade ve basın özgürlüğünün ihlali olara değerlendiren AYM yerel mahkeme kararının bozulmasına hükmetti. AYM, bozma kararı ile ortaya çıkan mağduriyetin giderilmesine imkan sağlandığına da karar verdi ve karşı tazminat istemini reddetti.