Kaymakamlık soruşturma izni vermedi
"Cami yönetimi cenazeleri tentenin altına koydurmuş"
“O gün her yerde diz boyu kar vardı. Oldukça kalabalıktı. Tentelerin üzerinde de yaklaşık bir buçuk metreden fazla kar vardı. Tenteler belediye tarafından insanların güneşten veya yağıştan korumak için yapılmış mekanizmalardır. Zaman zaman anonslar yapıldı, belediye kırmızı şerit çekti, cenazelerin olduğu yere girilmesin diye. Ancak cami yönetimi özellikle de oranın yönetici imamı, cenazeleri tentenin altına koydurmuş. Anonslarda ‘Tentenin altına girmeyin' şeklinde olsa da orası bir U biçimindeydi, U biçiminin içerisindeki diğer taraflara insanlar yoğunlaşmışlardı. İnsanların konuşması söz konusuydu, o konuşmalardan dolayı bir hareketlenme oldu. Çıtır çıtır sesler de geliyordu. En son 'Tentelerin altına girmeyin' anonsu yaptılar, sonra bir imam çıkıp 'Gelin iki dakikada kıldırırız' dedi. Gerçekten de 2-3 dakika içerisinde cenaze namazını kıldırdı. Cenaze çıkarken ‘Çöküyor’ dendi. Bir anda U biçiminde kapalı alan birbirine bağlantılarla yapılmış. Dolayısıyla o çekme ve çökme anında hepsi birbirini çekti. Üç taraf birden çöktü. Onların altındaki insan sayısı o kadar çoktu ki… Ben kendi imkanlarımla hastaneye gittim. Ayak tarak kemiklerim kırılmıştı. O anda bir kişi öldü, ertesi gün bir başkası, birkaç gün sonra bir başkası, en son vefat 2020 içerisinde oldu. Vefat sayısı 5 oldu. Bir kişi de hala bitkisel hayatta. Benim kafamın arkasına 30 dikiş atıldı, omurgamda kırık oluştu, belim ortadan kırıldı, pelvisim küçük parçacıklar halinde kırıldı. 4 ay hastanede yattım. Adli tıp raporlarına göre yüzde 10 civarında engelli durumum söz konusu."
"Süreç adil işlemiyor"
“Bu konuda adil yargılanma olmuyor. Çok insan sakat kaldı, toplam 70 civarında yaralımız var. 2017’nin 10 Ocak’ında oldu, 2019 yılı 5 Ocak tarihinde dosya ancak savcılığa intikal etti. 2 sene dosyayı sümen altı ettiler. Bu süre boyunca birçok girişimde bulunduk. İki kişi, idari mahkemelere gidip dava açtı. Maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlardı. İdari mahkeme bu tazminat kararı verdi. Ancak, caminin Diyanet İşleri’ne bağlı devlet kurumu olması sebebiyle haciz konulamayacağı ve bu ödemelerin yapılamayacağı kararı alındı. Devlet her suçu işleme hakkına sahip değil, devlet vatandaşını koruma hakkına sahip. Anayasal haklarını ona vermek zorunda. Bu davalar halen devam ediyor. 5 Ocak 2019’da savcılığa intikal etmesine rağmen duruşmalar halen tamamlanamadı. İki cami imamı suçlanıyor ama bir sonuç yok. Orada 5 kişi öldü 70 kişi yaralandı, bir kişi hala bitkisel hayatta, ben yüzde 10 engelli pozisyonundayım. Adil süreç doğru işlemiyor. 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürekli hakim değişiyor. İdare Mahkemesi’ne biz de dava açacağız. Maddi, manevi tazminat yönünden ilerlemesi için çalışacağız. Talebimiz, adil bir şekilde çabuk ve kesin sonuçlar vermeleri gerekiyor.”