Siyaset tarihimizin hiçbir döneminde belediyeler, yerel yöneticiler bu kadar çok gündemde olmamış, uygulamaları bu kadar çok tartışılmamıştı. Kentlerin uluslararası düzeyde birbiriyle yarıştığı ve güçlü kent kimliğinin öne çıktığı günümüzde, siyaset merkezden yerele evrilirken yerel yöneticilerin söylemleri ve uygulamaları toplum tarafından dikkatle izlenmektedir.Otoriterleşmeye karşı demokrasi, ayrıştırmaya karşı birliktelik, baskıya karşı özgürlük talebi…Türkiye’nin her geçen gün derinleşen ekonomik sorunları, dış politikada belirsizlik, akılcılıktan ve bilimsel değerlerden uzak günübirlik politikalar, bağımsız yargı, bağımsız medya talepleri merkezi hükümete duyulan güveni azaltmakta, katılımcı yerel siyaseti öne çıkarmaktadır.AKP’nin siyaset mühendisliği ve onun kontrolündeki medyanın ülke sorunlarını gözden kaçırma gayreti; sınır ötesi operasyonlar öncelikli olsa da yerel siyaset ve belediye hizmetleri ülke gündeminin en önemli konularından biri haline geldi.Otoriterleşmeye karşı demokrasi, ayrıştırmaya karşı birliktelik, baskıya karşı özgürlük talebi her geçen gün yüksek sesle dile getirilmektedir. Özellikle üretim ve turizm kentlerindeki yerel seçim başarısı bir sonraki seçimlerde hepimizi umutlandırdı. Halkın tercihi ve genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun olağanüstü gayreti ile oluşan denge-fren sistemi, merkezi iktidara karşı güçlü bir seçenek oluşturdu.Güçler ayrılığının olmadığı, parlamenter sistemin lağv edildiği, yasa yapma gücünün milletvekillerinden alınmasıyla çözüm adresinin TBMM değil, kişisel inisiyatiflerle belirlendiği bir dönemde, halkın doğrudan ulaşabileceği, sorunlarına çözüm bulabileceği en önemli adres yerel yönetimler ve yerel yöneticiler oldu. Dahası kültür sanat, spor, eşitlik, adalet, özgürlük, hakça paylaşım, yeşil, yaşanabilir kentler, sağlıklı barınma, depreme hazırlık, toplu ulaşım gibi devasa sorunların çözüm beklentisi yerel yönetimlere olan ilgiyi bir kat daha artırdı. Fakat tüm bunların yanında halkın talebi aş ve iş. Belediye başkanları açısından sınırlı bütçe ile hangi partiye oy verdiğine bakmaksızın kentin ihtiyaçlarına cevap vermek; vaat ettiği projeleri hayata geçirmek ne kadar önemli ise, parti emekçilerine ve kent yoksullarına aş ve iş vermek de bir o kadar önemli oldu.Liyakati ve emeği olanların eşitler arasında öncelikli olarak değerlendirilmesi partililerimiz ve kent yoksulları açısından en doğal haktır.Ülkemizdeki işsizlik krizinin en önemli mağdurları ne yazık ki, 25 yıldır genel ve yerel iktidardan uzak olan CHP’liler ve muhalif yoksullardır. AKP’nin kayırmacı siyaset anlayışı nedeniyle partililerimiz liyakat ve tecrübe sahibi olsalar da devlet bürokrasisinden ve yerel yönetim olanaklarından uzak kaldılar. Bu yeni dönemde şartlar elverdiği ölçüde liyakatı ve emeği olanların eşitler arasında öncelikli olarak değerlendirilmesi partililerimiz ve kent yoksulları açısından en doğal haktır.Üretimden yoksun, betonlaşmaya dayalı suni büyüme ile kentlerimizi ve geleceğimizi ipotek altına alan savurgan sağ siyaset.AKP’nin belediye kaynaklarını istihdama aracılık etmek için nasıl partizanca, liyakatten uzak kullandıklarını biliyoruz. Belediyeler partililer için doğal iş kapısı haline getirildi.Toplumun geneli tarafından hangi siyasi görüşten olursa olsun bu normalleşti. Sağın 25 yıldır yarattığı ağır mali, idari ve toplumsal tahribatı tedavi etmek her dönemde olduğu gibi bizlere düştü. Kamu kaynaklarını hoyratça kullanan sağ siyaset, uyguladığı sıcak para ekonomisi ve üretimden yoksun, betonlaşmaya dayalı suni büyüme ile kentlerimizi ve geleceğimizi ipotek altına aldı.Savurgan sağ siyaset yerine kentlerimizi, kültürel mirasımızı ve geleceğimizi korumak, kemer sıkmak, acı reçete uygulamak, çocuklarımız için biriktirmek her zaman olduğu gibi yine biz solcu, kamuculara kaldı.Büyük değişim umudu yerellerde yeşerdi. Halk bizlerden şeffaf, katılımcı, özgür, adil ve eşitlikçi bir kent yönetimi bekliyor. Tüm bunları gerçekleştirmek bizim en önemli görevimiz. Bu görevleri yaparken zaman zaman her işte olduğu gibi zorluklarla karşılaşırız.Benim asla tasvip etmediğim ve asla boyun eğmediğim belediyecilikte zorlukları aşmak için kolaycılığa kaçan üç yöntem vardır: 1. Ne istiyorlarsa vereceksin, 2. Ne istiyorlarsa yapacaksın, 3. Menfaat gruplarına dokunmayacaksın. Ne meslek hayatımda ne de belediye başkanlığım döneminde böyle bir kolaycılığı seçmedim. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” demek yerine sorunların ve sorumluların üstüne üstüne gittim.Diğer sosyal demokrat halkçı ve kamucu belediye başkanları gibi kenti koruma bilinciyle görev yapmaya özen gösterdim.Emre Kongar hocamızın kendine has üslubu ile yazdığı “İstanbul” isimli son kitabında şehrimize yapılan acımasız saldırıyı, menfaat gruplarına çekilen peşkeş anlayışını, şehrin en değerli arazilerini imara açarak tarihi ve kültürel mirasımıza nasıl saldırıldığını içimiz yanarak okuduk.Bizler siyaset anlayışımız gereği ilerici, çağdaş belediye başkanları olarak aynı zamanda, tarihi ve kültürel mirası korumak adına muhafazakârız. Evet bizler “muhafazakârız”.Kentimizi korumak adına görev yaptığımız süre içerisinde 1 cm² yeşil alanı, spor alanını, eğitim alanını imara açmadık. Açmak isteyenlerin karşısında olduk. Dahası İstanbul’un birçok yerinde deprem toplanma alanları imara açılırken, kamu alanlarının işgaline son vererek 18 bin m²’yi deprem toplanma alanı olarak ilan ettik.Spor sahaları, tenis kortları, yürüyüş parkurları, sanatçı heykelleri, amfi tiyatro ve çocuk parkları yaptık. Bu anlamda gerçek muhafazakâr bizleriz.Kentleri korumak, menfaat gruplarına karşı mücadele etmek, kamu alanlarını işgalden kurtarıp halka kazandırmak, ideolojik bir tutum ve muhafazakâr bir koruyuculuk gerektirir.“Ben değil halk’’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde...Bizler kişisel siyasi kariyerlerimizden öte, ülkemizin geleceğine karşı büyük bir sorumluluk altındayız. İttifak kültürünü özümsemiş, gerektiğinde fedakârlık yapabilecek, akılcı, tüm kesimleri kucaklayan “ben değil halk’’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde yaşanabilir kentler yaratan, tarihi ve kültürel mirası, halkçı, kamucu, aydınlanmacı, kucaklayıcı belediye başkanları olarak başarıya mecburuz.
GÜNDEM
16 Ekim 2019 - 12:18
Güncelleme: 16 Ekim 2019 - 13:41
BAŞKAN DR. KERİMOĞLU'NDAN ÇOK KONUŞULACAK YAZI!
Marmara Bölgesi'nin belediye başkanları 'Cumhuriyet' için yazıyor. İşte Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu'nun bugünkü Cumhuriyet Marmara ekinde çok konuşulacak yayımlanan yazısı;
GÜNDEM
16 Ekim 2019 - 12:18
Güncelleme: 16 Ekim 2019 - 13:41