CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Meclis'te, AKP Grup Toplantısı'ndaki sözlerine çok sert cevap verdi.
İşte Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:
Herkes şunu çok iyi bilmeli ki, yeri gelir CHP eleştirilir, övülür, her şey söylenir ama herkesin İyi ki varsın CHP diye rahatlıkla söylemesi gerekir. CHP demek Cumhuriyet, demokrasi, mazlumun yanında zalimin karşısında olmak demektir. CHP, kadın erkek eşitliği demektir. CHP, gençlere siyasette yer açmak demektir. CHP, Türkiye demektir.
Bugün daha önce konuşan Genel Başkan bizim İstanbul İl Başkanımızla ilgili bir sürü laf etti. Korksun veya korkmasın, İl Başkanımız bugün cevabını verecek.
Sevgili Erdoğan, gözünü sevdiğim Erdoğan, benden niye korkuyorsun? Sen daha uzun boylusun. Üstelik sen kendini dünya lideri olarak anlatıyorsun. Gel karşıma çık. Bana söyleyeceğini adam gibi yüzüme söyle.
Türkiye'nin gereksiz polemiklere ihtiyacı yok. Bütün tv kanalları senin emrinde, gazeteciler emrinde, çık karşıma, niye arkamdan dedikodu yapıyorsun. Dünyadan korkmam diyor, Bay Kemal dediğinden korkuyor. Korkma. Gelirken doktorlarını, uzmanlarını, politikacılarını yanına al. Vallahi tek başıma çıkacağım karşına. Sana yarım saat versinler, bana 10 dakika yeter. Kim haklı, kim haksız hesaplaşalım. Arkadan dedikodu yapmayacaksın. Dedikoduyla memleket yönetilir mi?
Ne derlerse desinler, bu millet şunu söyleyecek; İyi ki varsın CHP; sen olmasan gerçekleri öğrenemezdik.
Türkiye dünyanın en güzel coğrafyasında yer alıyor. Petrol boru hatları, ulaşım buradan geçer, turistler buraya gelir, dünyanın en köklü ve kadim kültürü bizdedir. Ortadoğu'da kan var, gözyaşı var, ölüm var. Ve biz Türkiye olarak bu gelişmelerden rahatsızız. İstiyoruz ki, hiçbir komşumuzun burnu kanamasın. Çarşıda, üretimde, fabrikada, parkta herkes huzur içinde olsun. Bu coğrafyayı bir barış denizine dönüştürmek istiyoruz. O yüzden özel bir önem veriyoruz bölgeye.
Bugün Türkiye'nin geldiği nokta üzülerek söylüyorum ki çıkmaz sokaktır. Bu nedenle hükümete, Ankara'daki beylere önce petrolün tarihini, bölgenin tarihini oturup bir okuyun diyorum. Bölge bir devletin tek başına yapılandırdığı bölge olmaktan çıktı. Irak'a saldırı sonrası ne büyük acılar çektiğimizi hepimiz biliyoruz. Suriye'de benzer bir olay yaşanıyor. 3.5 milyon Suriyeli sadece Türkiye'de. Bugün Ortadoğu aktörlerin yönlendirdiği bir Ortadoğu. Bir ucunda Amerika, bir ucunda Rusya, İran ve Türkiye var. Bu dört temel aktörün bir araya gelip Ortadoğu'daki acıyı, kanı ve gözyaşını sonlandırması gerek. Ortadoğu'da barışı egemen kılmak gerek.
Bugün geldiğimiz noktada kaybedenlerden biri Türkiye. Defalarca terör örgütlerine silah gönderilmemesi gerektiğini söyledik, gönderdiler. Aynısını şimdi ABD yapıyor. Buradan uyarmak bizim namus borcumuzdur. Eğer insan kanı içmekten hoşlanıyorsanız buyrun silah gönderin. Ne PKK'ya, ne onun uzantılarına, ne IŞİD'e, ne EL Nusra'ya ve uzantılarına silah göndermeyin. Biz Rusya'yı da, ABD'yi de uyarmak zorundayız. Bizim bölgemiz, bunlar bizim komşularımız. Kader, kültür ortaklığımız var. PKK'nın Türkiye'de neler yaptığını bütün dünya biliyor. Türkiye'nin 30 yılı aşkın süredir verdiği mücadeleyi bilmeyen mi var? Terörden kurtulmak için, arınmak için her türlü çabayı vermek bizim de, Rusya'nın da, ABD'nin de görevi.
Ortadoğu'da barış, huzur istiyoruz. Diplomaside hamasetin geçerliliği yoktur. Diplomatik kanalların sonuna kadar zorlanması gerek. Elbab'daki şehit sayımız 70'i aştı. Düne kadar ne söylüyordun, bugün neler yapıyorsun? Eğer 3 hamle ötesini görmezseniz dış politikayı yönetemezsiniz. Sadece oyuncak olursunuz. Bugün Türkiye'nin geldiği nokta bu.
Elbetteki Türkiye büyük bir devlet, o bölgede tampon kurmak, oluşturmak zorunda. Ama bu noktaya gelinceye kadar izlenen politikalar Türkiye'yi bataklıkla karşı karşıya bıraktı. Defalarca uyardık; yapmayın yanlış yapıyorsunuz dedik. Hayır, biz biliyoruz dediler. Geldiğimiz noktaya bakın. Kendi topraklarımızdan Süleyman Şah türbesini kaçırmak zorunda kaldık.
Ege adalarını soruyoruz. Keçi adası kime ait? Soruyorum Yunanistan'a, başka biri cevap veriyor. Konuşursam sen konuşamazsın diyor. Zaten ağzını aç diye sana soru soruyorum, beni tehdit et diye değil. Çık adam gibi cevap ver.
İlkokul mezunu bir kişinin anlayacağı bir dille soruyorum; Keçi adası bize mi, Yunanistan'a mı ait? Ben teslim etmedim diyor. Ben senin neler teslim ettiğini biliyorum. Ben mavradan atmam, hamaset yapmam. Türkiye'nin taşına, toprağı, çakılına biz sahip çıkacağız. Biz CHP'yiz. Bir karışı teslim etmek istemiyorum.
İstanbul kongresinde söyledim. 2019'da geleceğiz, Süleyman Şah türbesini kendi topraklarımıza alacağı ve Türk bayrağını da oraya dikeceğiz.
Ne söyledik? Dış politikayla ilgili konuşacaksan, bölge dengelerini, dünya dengelerini iyi bilerek konuşacaksın. Asarak, keserek olmaz. Gazze'ye senelerdir gidecektin, buyur git, niye gidemiyorsun? Rakka'ya niye gidemiyorsun? Bu işler akılla, bilgiyle olur. Diplomasiyle olur.
Bugün 16 Ocak. Basının onur günü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün İzmit'te yaptığı basın toplantısı nedeniyle gazeteciler onur günü kabul eder. Medya özgürlüğü ve medyanın gücü bütün demokrasilerde çok önemlidir. Medya dördüncü güç kabul edilir. Medya halk adına otoriteyi denetler. Yolsuzluk, haksızlık, kayırmacılık yapılıyor mu diye denetler, böyle bir özelliği var. O nedenle otoriter yönetimler eleştiriden hoşlanmazlar. Gazeteciler üzerine baskı yaparlar. Mali baskılar yaparlar. Yola getirmek, kendi istediklerini yazacak bir medya yaratmak isterler. Bugün Türkiye medya özgürlüğü açısından sınıfta kalmıştır. Dünyanın bütün gelişmiş demokrasilerinde Türkiye'de medya özgürlüğü olmadığı açık açık kabul edildi.
Parayla oluşturulan havuz medyasının özelliği bir merkezden aldığı haberleri manşetine taşımak. Onların görevi hükümeti alkışlamak ve CHP'yi eleştirmek. Sanıyorlar ki geri adım atacağız. İstediğiniz kadar eleştirin. Ama 2019'daki yeni dönemde sizin özgürlüğünüzü de biz sağlayacağız. Fakat müteahhitten para almayacaksınız, devletin bankasını soymayacaksınız.
Gazeteler aynı zamanda toplumun derdini dile getirir. Ben merak ediyorum; zarar etmiş çiftçiyi gazeteler niye yazmazlar?
Çiftçinin zararından vergi almak da neyin nesi? Haber yapılıyor mu bu? Hayır yapılmıyor.
Benzin alıyorsunuz; yeniden zam geldi. Memleketi böyle yönetirseniz tabi zam gelecek. Otomobil alandan %58 vergi alıyorsun. Devleti yönetirken otomobil alan adama mı güveniyorsun? Hakkı, adaleti, hukuku medyada da gerçekleştireceğiz. Besleme basın olmayacak.
15 Temmuz darbe girişimine hep beraber karşı çıktık. Parlamentoda bombalar altında görev yaptık. 2 tane 15 Temmuz var; halkın ve Saray'ın 15 Temmuz'u... Halkın 15 Temmuz'unun arkasındayız. Saray'ın 15 Temmuz'u ise 20 Temmuz'da sivil darbe ile gerçekleşti. Hak ve Adalet Platformu var; 2173 kişiyle oturup yüzyüze konuştular. Mağdur ailelerin karşılaştığı sorunları derlediler.
Bugün Kırşehir'de Koç Üniversitesi'nde tam burslu okuyan Ali Furkan'ın cenazesi defnediliyor. İntihar etti. Biz hep birlikte darbeye ve darbecilere karşı direnmek zorundayız. 20 Temmuz'da bu ülkede bir sivil darbe yapıldı.
Fiili bir anayasa ihlali var. Yok anayasa. "Bakanlar Kurulu, OHAL'in gerekli kıldığı konularda KHK çıkarabilir" diyor Anayasa'nın 121. maddesi. Taşeron işçilerin OHAL ile ne alakası var. Demek ki fiilen anayasa çalışmıyor. Bu aynı zamanda parlamentoyu devre dışı bıraktım demek. Parlamento uyusun ve büyüsün, ben KHK'larla Türkiye'yi idare ederim.
"YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE TARAFSIZLIĞI YOK"
Bir ülkede Anayasa yürürlükteyse herkesin bir güvencesi vardır. Bütün vatandaşların can ve mal güvenliğini koruyan maddeler vardır. 20 Temmuz'dan sonra ilk kez Türkiye ben adil yargılama yapmayacağım. Tutuklama sırasında işkence yapacağım diye dilekçe verdi. 21 Temmuz 2016. Dilekçeyi veren BM Türkiye Temsilcisi. Kişisel ve siyasal haklar sözleşmesinin "OHAL uygulamaları ile adil yargılamayı askıya alıyorum. Tutulanlara insanca davranacağım kuralını askıya alıyorum."
Bugün Türkiye'de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı da yok. Darbe sonrası suçluyu hakim tayin etmiyor. Siyasi otorite tayin ediyor, hakim de sadece onu onaylıyor. Bu tablo herkesin gözünün önünde cereyan ediyor.