http://www.bakirkoygazetesi.com/beylikduzu-yakuplu-da-bulunan-deniz-istanbul-projesini-haciz/5255/ BÜYÜKÇEKMECE 1. SULH CEZA HAKİMLİĞİ'nin 08.08.2018 tarih ve 2018/3884 D. İş)
KAMUOYU ADINA SORUYORUZ?SBK HOLDİNGLE NE İLİŞKİNİZ VAR?KELEŞOĞLU HOLDİNG HACİZ HABERİNİ NEDEN KALDIRTTI?KELEŞOĞLU HOLDİNG NEDEN HABERLE İLGİLİ DÜZELTME VE CEVAP HAKKI KULLANMADI?Deniz İstanbul Projesine haciz gelmiş midir?
Haciz kim tarafından yapılmıştır?Haciz işlemi neden yüzlerce polis ve toma araçları eşliğinde yapılmış olması somut bir delil değil midir?
Haciz işlemleri Tüm Keleşoğlu Holdinge mi yoksa yanlızca Deniz İstanbul Projesine mi yapılmıştır?
Haberdeki gerçeklik somut bir gerçeklik olarak değil ,o anda belirlenen ve var olan orta düzeydeki kişilerce de yayının amacının amacının anlaşılmasını ortaya koyacak bir gerçeklik ,diğer bir deyimle haber yapıldığı anda ki belirişi biçimine uygun olarak anlaşılmalıdır.Yayının ancak maddi gerçeği sapladıktan sonra verebileceği şeklindeki düşüncenin kabul edilmesi halinde haber verme vekonuyu aydınlatma hakkının özü sınırlandırılmış olur.Zira maddi gerçeğin araştırılıp ortaya çıkartılması ÇOK ZAMAN ALACAK VE BU DURUMDA HABERİN GÜNCELLİĞİ DE ORTADAN KALKACAKTIR.ÖNEMLİ OLAN MEYDANA GELMİŞ OLAYIN HALKI AYDINLATACAK ŞEKİLDE KAMUYA AKTARILMASIDIR.BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ANAYASA DA AÇIKÇA BELİRTİLMİŞTİR.
Geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında,halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak,çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzdatartışmalar açmak ,onu toplumsal ve siyasal oluşımlar üzerinde ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak,yöneticileri eleştirmek,uyarmak,bu yöntemlerle denetlemek,ayrıca da içinde yaşadığı toplumun ve insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek durumunda olan basına,bu ödevleri yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım haklarında tanındığı ,bunların,bilgi edinme,yayma ,eleştiri,yorumlama ve eser yaratma hakları olduğu temelini,ANAYASANIN 28 Maddelerinden alan ve 5187 sayılı Basın Yasasının 3 Maddesinde düzenlenen bu hakların korunduğu açıkça belirtilmiştir.
Yargıtay uygulamalarında bir olayın haber verildiği andaki durum ve iddialara uygun olarak yansıtılması halinde, bu haberde gerçeklik öğesinin bulunduğu kabul edilmekte olduğu belirtildi. Aynı kararda haberin verilmesinde kamu yararı olduğu ve haberin verilirken konu bütünlüğünün bozulmadığı, bu nedenle haberin içeriğinin yayından kaldırılması talebinin reddine karar verildiği vurgulandığı Yargıtay İçtihatları mevcuttur.
internet sayfasında haber olarak yayınlandığı, yazıların içeriğinin haber niteliğinin bulunduğu, bir yanının haber olarak hukuka uygun sayılabilmesi için haberin gerçek olması, güncel olması, verilmesinde kamu yararı bulunması ve açıklanış biçimi ile konu arasında düşüncel (fikri) bir bağ bulunmasının gerektiği, yerleşik Yargıtay uygulamalarında bir olayın haber verildiği andaki durum ve iddialara uygun olarak yansıtılmış olması halinde bu haberde gerçeklik öğesinin bulunduğu kabul edilmekle, bu haberin somut gerçeğe uygun olması aranmamaktadır. Bu anlamda talep konusu haberin verilmesinde kamu yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Haberin verilirken konu bütünlüğünün bozulmadığı gözlenmektedir.
Keleşoğlu Holding kamuoyunda bilinen bir olup bu tür ağır yorumlara katlanması gerekir.
Ayrıca talep edenin bulunduğu konum itibarı ile bu tür isnatlara çeşitli medya aracılığıyla cevap verme imkanı bulunmakla iş bu halde bahse konu haber içerikleri için cevap vereceğine mahkemece yayın yasağı konulmasını istemesi düşündürücüdür.
Sonrasında yüklü paralarla toplumun sevilen sanatçıları reklamlarda oynatılıyor...
Daha sonra ise Yerel yöneticilere gidilerek Cami ,Okul yaptırma vaadinde bulunuluyor...
TV programları ile toplumda kendini şöhret yapıp yerel yöneticiler de çeşitli kamu hizmeti yapma vaadiyle kandırıldıktan sonra, yaptıkları bazı projelerin açılışlarına devlet protokolü yada yerel yöneticiler davet edilerek kamuoyunda güven tavan seviyeye getiriliyor.
O kadar ki bu kişi ve firmalar, yerel yöneticiler kendilerine bu kişiler sorulduğunda sağlam firma diye referans bile oluyorlar...
Sonrasında ise bu kurdukları şirkette sahip değil fakat neredeyse sahibinden fazla yetkili ama fakat şahsi hiçbir sorumluluğu olmayacak şekilde projelere başlanıyor...
Projeler yani konutlar maketten satılıyor... (Allah'tan ki maketten konut satışı yasaklandı ama bu bile çare olmadı!)
Bunun için bazen arsa almaya bile ihtiyaç duymuyorlar.Dışarıdan bakıldığında ise yaptıkları sözleşmeler ciddi bir şirkete yakışır ve müşterinin hakkını koruyucu çok sağlam denilecek sözleşmeler...Daha sonra ise Müteahhitler! ve toprak sahipleri, Kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanarak yapılan anlaşma ile maketlerle! konutların tamamının satışını bitiriyor...Satışlar tamamlanana kadar inşaat yapılmış satılacak yer kalmaz ise yada teslim süresi gelince bu defa kat irtifaklarını kurmadan müteahhit iflas ettim işlerim bozuldu diyerek mevcut yapılmış konutları toprak sahiplerine devir ediyor...Toprak sahipleri de paravan firmalar üzerine mevcut maliyeti tapuda devir edip, hukuken insanların hakkının yani görünürde konutsuz kalmasına neden oluyor...Şöyle ki, Konut satın alan ama konutunu toprak sahibine kaptıran kişilere hukuka göre harici 3. Kişiler, Konut fiyatları arttı fark vereceksiniz denilerek konutlar tekrar satılmaya çalışılıyor.
Bunu kabul etmeyenlere ödenmeyecek! Çekler ya da senetler veriliyor. Bunu da kabul etmeyenlere git dava aç deniliyor.
Tüketici mahkemesinde Tapu Tescil davası açmak için ise harici satışlarda tescil imkanı olması için kat irtifakı kurulması ya da inşaatın tamamlanmış olması gerekli. Aksi durumda mahkeme konut teslimi mümkün değildir diyerek sözleşmenizi fesih ederek sizi konutu size satan firmadan alacaklı hale getirecek şekilde hüküm veriyor.Haliyle, İnşaatı toprak sahibine devir edilmiş, içi boşaltılmış firmadan alacaklı olarak elinizde ki sözleşme ve mahkeme kararı ile ortalarda dolanıp duruyorsunuz. Ve üstelik bu is için avukat paraları, mahkeme harçları ve en acısı da inşattaki konutunuz ile ilgili bilirkişilere ayrıca bir dünya para harcıyorsunuz...Peki iş sadece bu kadarla mı kalıyor?Müteahhitlere ve toprak sahiplerine dolandırıcılık davası açıyorsunuz hukuk davanızda ; Bu şahıslar dolandırıcı, haklarında dava açıldı deseniz de mahkeme kesinleşmiş karar olmadığı için dikkate almıyor...Müteahhitlerin yaptıkları ve delilleri ile tespit edilmiş dolandırıcılık sanığı müteahhit, binlerce yılla, toprak sahibi yüzlerce yılla yargılansa bile insanların konutlarını vermiyor. Neden mi?
Çünkü milletten 6-7 yıl önce topladıkları parayla yaptıkları konutların her biri 30.000 TL ederken değeri artıp 300.000 TL'lik konutlar oluyor.
Yasalarımız ise maalesef dolandırıcıyı ödüllendirir şekilde, hukuk davaları da genelde sözleşmeleri paraya çevirip iptal ediyor.
Müteahhitler ve Toprak sahipleri ceza alsalar bile uğraşıp hukuk davası açan konut mağdurlarına, 3-5 kuruş fazlası ile hukuk davası açmayanlara ise 6-7 yıl evvelki ödedikleri parayı verdiğinde zararı tazmin etmiş olacaklarından dolayı ve cezaları yarı yarıya indirileceğinden en kötü ihtimal 3-4 yıl hapis yatıp çıkacakları için kimsenin konutunu vermeyi akıllarının ucundan bile geçirmiyorlar...
Çünkü, Sizin konutun teslim edilmemesinden kaynaklı alacak hesabınız yapılırken rayiç bedel üzerinden hesap yapılacağına ABD Dolar kuru yada Euro kuru toptan fiyat endeksinden hesap yapılıp alacağınız hesaplanıyor.
Haliyle sizde elinizde artık hiçbir işe yaramayan sözleşmeler ve mahkeme tutanakları ile oradan oraya koşturuyorsunuz...
Maalesef mevcut tapu tescil davaları ile insanların hakkına kavuşması imkansız. Çünkü ortada gözle görünür bir imalat olsa da bu imalat kat irtifakı kurulmadığından hukuki olarak tanınmamakta. Bu durumda hukuk, parasını ödemiş insanları bilinçli olarak içi boşaltılmış şirketlerden alacaklı yapmaktan başka bir işe yaramıyor...
Bundan dolayıdır ki elinde sözleşme ile çaresiz dolaşan insanlar elinde içi boşaltılmış firmadan alacaklı olarak kazandıkları dava kararları ile baş başa bırakılıyor...Müteahhit firma tarafından paralarından,Toprak sahipleri tarafından dairelerinden,Mahrum kalan birçok insan adeta çaresiz bırakılmış...Bu konun çözümü yine hukuktadır. Gerekirse konusunda uzman yada konutların bu şekilde 3. kişilere aktarılması ve muvazaalı işlemlerin çözümü konusunda ehil hukuk adamları tarafından bu davalar iyi niyet kuralları içinde hukuka uygun çözümlenebilir ve bu insanların mağduriyeti ortadan kaldırılabilir.Aksi durumda başta İstanbul'da bir çok semtte gördüğümüz bitmeyen mega konut projeli inşaatlar, Türkiye'nin başına bela olmaya devam edecek...
Satış Müdürleri de KÖTÜLÜK üzerine kitap yazabilirler..Her türlü dalavera şeytanlik hepsi onlarda..Tabi BARTER ORTAKLARINI da unutmayın ...Onlarla birlikte arsa sahiplerine hakaret ederker iftiranin bini bin para , eksik isleri de cabasi..Ve iskan belgesi alinsa bile yüklü mikta tutan eksiklikleri oturum başlar baslamaz bile anlaşilmiyor..5 yillik zamanaşimi süresince herkesi birbirine ozellikle arsa sahiplerine karşı doldurup ŞEYTANLIKLARINA devam ederler..ALGI YÖNTEMLERINI KULLANIRLAR...
Bu Haber gerçekleri yansıtıyor aynen yazıldığı gibi bölgeyi çok iyi bilen biri olarak bu olaylar aynen gerçekleşmiş satış ofisi bütün cihazları haciz edilmiş daha sonra yeniden fark edilmesin diyerek yerine konmuştur milyonlarca liraya sattıkları daireler işcilikleri beş para etmez zemin fayanlarının döşemeleri acemi ustalar tarafından yapılmış.
bakırköy gazetesini yakından takip eden biri olarak ,haberlerinizin gerçekliği ve objektif tarafsız haberciliğiniz her yerde konuşuluyor ,malesef havuz medyası bunlarıyazamazlar onları reklamlarla susturuyorlar ve bu gibi şirketler kendilerini böylece saklamış oluyorlar ama sizlerin bu yapmış olduğu gerçek haberlerin google amca da çıkması sonucu insanlar haberdar oluyorlar sizleri bu vatanseverliğiniz yüzünden kutluyoruz ,mahkemeler zaten eş dost ahbap ve duygusal nedenlerle yayın yasakları koyuyorlar ve halkın haber alma özgürlüğünü kısıtlıyorlar bir floryalı olarak sizleri tebrik ediyor başarılarınızın devamını diliyorum
inan holding içinde mahkemeler yayın yasağı vermişlerdi sonra adamlar yurtdışına kaçtı ve binlerce türkiye cumhuriyeti vatandaşı mağdur oldu bu mahkemeleri de anlamak mümkün değil hep zenginin yanında olmak zorundalar mı hiç adalet vicdan yok mu karar verirken.sizleri tebrik ediyorum haberiniz dolayısıyla keleşoğlu holdingi MASAK mutlaka incelemelidir.