Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin
güzelim kıyılarının doğal ve kültürel özelliklerinin korunması, kamu yararına
ve herkesin kullanımına açık olması sizleri ilgilendirir mi, bilmiyorum! Lakin
bu yazının ülkemizde sahillerin halka açık olması ve herkes tarafından
kullanılabilmesinin temel vatandaşlık haklarından olduğunu düşünen kişileri
ilgilendireceğini sanıyorum.
Mevcut anayasamızın 43. maddesi
kıyıların tüm topluma ait olduğunu söylüyor.
Tabii Anayasamız yürürlükte ise! Neden
böyle diyorum? Çünkü “Anayasa’nın değiştirilemez maddeleri kapsamındaki
laiklik, sosyal ve hukuk devleti prensiplerinin bile dikkate alınmadığı;
bireysel can güvenliğinin risk altında olduğu; temel hak ve özgürlüklerin ihlal
edildiği; ülkenin bırakın kıyı şeridinin korunmasını ulusal bütünlüğünün dâhi
bozulmak istendiği; çok ciddi güvenlik ve terör sorunu yüzünden her gün şehit
cenazelerinin kalktığı; mülteci akınları sonucunda kıyılarımızda onlarca hatta
yüzlerce insanın can verdiği bugünlerde, sahillerin halka açık olması konusunu
konuşmak, ilgililer ve yetkililerden bu konuda harekete geçmelerini beklemek,
saflık olur” diyenlerin var olduğunu biliyorum…
Bütün bunlara rağmen hayat bir şekilde
devam ediyor. Kıyı Kanunu’nun ATAKÖY SAHİLİ için taşıdığı önem ve bu kanunun temel esası
olan sahillerin halka açık olması prensibinin gerçekten uygulanabilmesi için, bazı
işlemlerin sezon İNŞAATLAR BİTMEDEN /BİTTİKTEN
SONRA tamamlanması gerektiğini düşünerek konuyu dikkatinize sunmak istiyorum.
Önce Kıyı Kanunu’nda geçen bir iki
kavrama değinmekte fayda var. Kıyı Kanunu’na göre;
Kıyı: Kıyı çizgisi ile kıyı kenar
çizgisi arasında kalan alandır.
Sahil Şeridi: Kıyı kenar
çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki
alandır.
Bu alanlar yani “kıyı ve sahil şeridi” kamu
malıdır ve mülkiyete konu olamamaktadır. Kısacası mülkiyete dair
kazanılmış hak ilkeleri, bu alanlarda geçerli kabul edilmemektedir. Hiçbir
karşılık ödemeksizin herkesin kıyı ve sahil şeridinden ortaklaşa yararlanma
hakkı vardır. Bütün bunları ben değil bakın yürürlükteki kanunlar diyor! Ancak anayasa ve kanunlar bu yönde olmasına rağmen maalesef kıyıların korunamadığı,
yapılaşmaya açıldığı ve kıyı alanlarının giderek yok olma tehlikesi ile karşı
karşıya kaldığı, üç maymunu oynasak da, hepimizin bal gibi bildiği bir gerçek…
Neden? Çünkü gözünü denize çeviren,
kıyılara bir gelir kapısı olarak bakıyor da ondan! Zaman zaman hazırlanan yasa
önerilerinde teklif edilen birçok teknik düzenlemeler ile kamu ve toplum yararı
göz ardı edilip hepimizin ortak malı olan kıyılar, ticari veya özel mülkiyete
konu edilmek isteniyor…
Örneğin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
geçen sene hazırladığı bir taslak yasa ile mevcut Kıyı Kanunu’nda sahil
şeridinde 50 metreye (iki yıl öncesine kadar 100 metre idi) kadar
olan yapı yasağının 10 metreye indirilmesini teklif etti. Yani denize
sıfır inşaat izni istendi! Bu yetmedi kıyılarda 1992’den önce inşa edilmiş olan
yapılara imar affı talep edildi. Neyse ki tepkiler üzerine bu yasa teklifi
şimdilik kenarda beklemeye alındı, umarım bir daha da gündeme bu şekliyle
getirilmez.
Şehircilik, belediye, imar ve kıyı gibi
konuları ilgilendiren kanunları ve bunların detaylarıyla kimseyi boğmak, sıkmak
istemem. Lakin bir konuyu benim kafam bir türlü almıyor!…
O da şu: Büyükşehir’e bağlı olduk ya,
Büyükşehir Belediye Başkanımız “Sahiller halka açık olmalı!” diyor.
Güzeeel…
İlçe Belediye Başkanımız Başkan Dr.Bülent
Kerimoğlu sürekli medyaya, “sahiller
halka açık olmalı” demeçleri veriyor.
Bu da güzel… Sahillerin mülkiyeti
devlete ait ve başımızdaki en yetkili devlet görevlileri kim?
Elbette Sayın Valimiz ve Sayın
Kaymakamımız. Onlar da “Sahiller halka açıktır!” diyor.
Çok, çok güzel… İlaveten devlet
teşkilatlarındaki üst düzey bürokratlar, hem de sorumluluğu hiçbiri diğerine
atmadan (!) “Kıyı işgallerine izin vermeyiz!” demiyor mu?
Vallahi de diyorlar!… Hatta başvuran vatandaşa “Sahiller halka açıktır.” diye,
resmi evrak yazıyorlar, elimizde örnekleri var.
kıyıda usulsüz ve kanunsuz
yapılaşmalara gerekli müdahalenin yapılmadığı, 3194 sayılı İmar Kanunu, 775
sayılı Gecekondu Kanunu ve 3621 sayılı Kıyı Kanununu ve ilgili yönetmelikler
ile diğer mevzuatlara göre işlem yapılmadığı ve görevlerinin gereğini yerine
getirilmediği için Belediye yetkililerine ve Kaymakama "görevi kötüye" kullanmaktan dava
açılabilir.
Kıyı kanunu 100 metre diyor
Kıyılarda ilk 50 metreye kadar yapılaşmaya izin verilmeyen düzenleme Nisan
2013’de daha geçen ay Resmi Gazete'de yayınlandı. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı'nın hazırladığı Resmi Gazete'de yayımlanan Kıyı Kanunu Uygulama
Yönetmeliği, sahil şeridinin genişliği ve yapılanma koşullarını yeniden
düzenledi. Yapılan düzenlemede, Kıyı Kanunundan gelen 100 metrelik sahil şeridi
mesafesinde herhangi bir değişiklik yapılmazken, kanundaki 50 metrelik yapı
yaklaşma mesafesi uygulama yönetmeliğine eklendi. Düzenleme sayesinde kıyılarda
ilk 50 metrede sadece halkın kullanabileceği yaya yolu, gezinti ve dinlenme
alanları, rekreaktif alanlara izin verilecek. Uygulamanın yanı sıra
endişelerini de sıralayan vatandaş, kanuna uyulmadığı takdirde yaptırım
uygulanması gerektiğini vurguladı. Mevcut kıyı kanununa göre sahillerin kara
yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alan halka ait.
KUZU GRUBA BİZDE KAMUOYU ADINA
SORUYORUZ?
Satış maketlerinizde gösterdiğiniz sahile 50 metre olan yerler kamu malı değil mi?
Kuzu İnşaat kamuya ait sahil
şeridini neden kapatıyor?
Kuzu İnşaat maketlerde kamuya
ait 50 metrenin neredeyse tamamını kendi bahçe ve havuz gibi göstererek satış
yapıyor?
Kuzu İnşaat tüketicileri TV ve
Yazılı basında yaptıkları reklamlarla tüketiciyi yanıltıyor mu?
Bakırköy Belediyesi Kuzu
İnşaatı neden denetlemiyor?
Kuzu İnşaat ve Yapı Denetim Firması ve Bakırköy Belediyesi
arasında ne gibi bir ilişki var?
yanlız kuzu grup değilki tüm ataköy sahilini yapanlar anayasayı ihlal etmiş kendilerine rant sağlamışlardır.