Basın meslek örgütleri, internet medyası ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifine karşı İstanbul Şişhane’de bir araya geldi.
'Türkiye’de habercilik yok edilmek istenmektedir'
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:“3 haftadır Türkiye’nin, gazetecilerin, gündeminde bu yasa tasarısı var. Başından beri itiraz ediyoruz çünkü bu yasa tasarısı meslek örgütlerine sorulmadan, bürokratlar, siyasetçiler tarafından hazırlanmıştır. Bu yasa tasarısıyla Türkiye’de habercilik yok edilmek istenmektedir. Basın özgürlüğünün son zerrecikleri ortadan kaldırılmak istenmektedir. İnternet medyasında çalışanlara basın kartı vereceğiz, internet medyasında çalışanlar resmi ilan da alacaklar gibi süslemelerle RTÜK gibi Basın İlan Kurumu’nun da bir sansür ve ceza mekanizmasına dönüştürüldüğü gizlenmek istenmektedir. Bu yasa tasarısıyla gazetecilerin zaten ulaşmakta zorlandığı basın kartı tamamen bürokratlar tarafından verilecek bir karta dönüşecektir. Halkı yanıltıcı bilgiyi halka yaymak suçlaması gibi sübjektif değerlendirmelerle gazetecilere yeni cezaların yolu açılmaktadır. Daha geçtiğimiz hafta bu yasa kanunlaşmadan Diyarbakır’da 16 meslektaşımız tutuklandı, suç delili olarak kameralar, fotoğraf makineleri, yaptıkları haberler gösterildi.2 gün önce Ordu’da haber kaynağını açıklamayan bir internet sitesinin bilgisayarlarına el konuldu. Daha yasa gelmeden gazetecilik fiilen engellenmeye başladı. Biz basın meslek örgütleri olarak bu yasanın tamamen geri çekilmesini ve Türkiye’de ihtiyaç duyulan basın ve dezenformasyon konusundaki kanunu basın meslek örgütlerinin hazırlaması gerektiğini düşünüyoruz.Meclis’te, komisyonlarda yapılan görüşmelerde bunların hepsini ifade ettik ama kulakları sağır, gözleri görmüyor. Hiçbir önerimiz bu tekliflerin içerisinde düzeltilmedi, itirazımız buna. Bu kanun bu tasarı bizim tasarımız değildir, basın kanunu değildir çünkü içerisinde gazeteci yoktur. Buna karşı mücadelemizi karalılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Bugün Türkiye’nin çeşitli illerinde bu yasa tasarısına karşı mücadele ateşini başlattık. Bundan sonra da bu yasanın geri çekilene kadar meslek örgütleri olarak aynı kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz ve bu yasayı geri çektireceğiz.” 'Özgür bir ülke için özgür basın şart'
DİSK Basın İş Genel Sekreteri Özge Yurttaş ise şöyle konuştu:“Kalemimize, basın özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne sahip çıkmaya devam edeceğiz. Hakikatin, gerçeğin gücü hiçbir şeyle örtülemeyecek kadar etkilidir. Sadece çıplak sesimiz, sadece kalemimiz, sadece kameramız kalsa bile yazmaya, anlatmaya, kayıt altına almaya ve insanlara hakikati ulaştırmaya devam edeceğiz. Umarız bundan sonra halkın haber alma hakkına yönelik ve basın özgürlüğüne yönelik her türlü saldırı karşısında ortak bir şekilde elimizden gelenin en iyisiyle var gücümüzle karşı koyabildiğimiz bir uzun döneminde ilk adımı olsun. Tutuklanan meslektaşlarımızın serbest kaldığı, uydurma gerekçelerle gözaltına alınan haklarında dava açılan meslektaşlarımızın artık adliyelerde ya da hapishanelerde değil, görevlerinin başlarında olduğu yarınlar için buradayız. Daha fazla sansür, daha fazla baskı uygulamaları karşısında sessiz kalmamak için buradayız. Bugün burada mütevazi buluşma yarın Türkiye’nin farklı yerlerinde ve Ankara’da gerçekleşecek itirazlar yasayı meclisten geçse de geçmese de işlemeyecek hale getirecek bir iradeye ve kararlığa dönüşecek. Özgür bir ülke için özgür basın şart. Özgür basın için örgütlü bir basın ve örgütlü bir toplum şart.” 'Bu tamamen sansür yasasıdır'
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) İstanbul Temsilcisi Uğur Güç ise şu değerlendirmeleri yaptı:“Yasa tasarısını haber aldığımızda önce Dijital Mecralar Komisyonu’nda sakıncalarımızı ve itirazlarımızı dile getirdik. Sonra Adalet Komisyonu’nda itirazlarımızı dile getirdik raporlaştırıp sunduk. Fakat bu yasa içerisinde hiçbiri dikkate alınmadan yasa çıkartılmaya çalışılıyor. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olduğu için önce Diyarbakır’da 22 arkadaşımızı gözaltına aldılar. Bunlardan 16’sı tutuklandı. Daha şimdiden gazetecileri hapsetmeye başladılar. Seçim öncesinde gündeme getirilen basın yasası önce ‘gazetecilere basın kartı vereceğiz’, ‘internet çalışanlarına basın kartı vereceğiz’ denilerek havuç gösteriliyor ancak ardındaki sopayı saklıyorlar. Bu şekilde düzenlenen yasa tasarısı basın tarihinin en ağır sansürlerinden birisidir. Bu tamamen sansür yasasıdır. Bundan başka hiçbir gerekçeyle bu maddeler açıklanamaz. Dezenformasyonu zaten iktidarın kendisi yapıyor. Enflasyon yüzde 150 oldu desek bizi cezaevine atacaklar. Yarın benzine zam geldi desek bizi cezaevine atacaklar. Biz cezaevinden korkmuyoruz. Zaten tutuklanıyoruz, zaten yargılanıyoruz ama gerçekleri yazmaya devam ediyoruz. Bu şekilde yasalaşırsa sosyal medyada sıradan vatandaşların bile hapislere atılacağı günler bizi bekliyor demektir. İktidarın kurguladığı geleceği biz gerçekleri yazarak deleceğiz. Gerçekleri yazmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz.”