Ancak, okullarda okutulan tarih kitaplarından biraz kafamızı kaldırdığımızda “kandırılma ve ihanetin” Cumhuriyet’in kuruluş yıllarından bu yana sürdüğünü öğreniyoruz. Nasıl mı?
BOZOK, BU MEKTUBU SAKLADI
Atatürk ile İsmet İnönü’nün “arasının kötü” olduğu tarihçiler tarafından çok dillendirilmeye çalışılmasa da herkesin bildiği sır. Özellikle Atatürk’ün hastalığının son dönemlerinde kavga dorukta. Bunu biz değil, Atatürk’ün yaveri Salih Bozok anılarında söylüyor. Bu nedenle Atatürk’ün İsmet İnönü’ye yazdığı bazı mektuplar ve notları kendisine iletmediğini anlatıyor.
REDaktif, o mektuplardan bazılarını Salih Bozok’un eşyaları arasında buldu. İlkini geçen hafta yayımlamıştık. Yayımlayacağımız ikinci mektup çok daha ‘şahsi’ ve öfkeli. Bu mektubu da Cumhuriyet’in ilk dönemi tartışmalarına girmeksizin, haber değeri taşıdığı için yayımlıyoruz. Atatürk’ün İsmet İnönü’ye olan kızgınlığını dile getirdiği bu kez “G. Mustafa Kemal” yerine “K. Atatürk” imzasını kullandığı ikinci mektup:
“Dolmabahçe
14.2.1938
Pazartesi
İsmet İnönü’ye
Onulmaz bir hastalığa yakalandım. Afiyet ümit edemiyorum. Artık bu kafayı bu vücut taşıyamıyor. Bir de yalnızlığın verdiği sıkıntı ile günde 3-4 paket sigara, 15-20 fincan kahve, 1 de büyük rakı içiyorum. Sen başvekilken Salih’in adamlarına aman Gazi’yi rakısız bırakmayın diyerek beni ne kadar çok sevdiğini belli ediyordun ya merak etme yine rakım eksik değil.
Benim hayatımın şimdiye kadar milletime faydalı olmaktan başka bir emeli olmadı. Kendi saadetimi bu vatanın saadet ve selameti için feda ettim. Buna rağmen senin benimle ilgili, benim hiçbir şekilde hatır ve hayalimden geçmeyen zararlı fikirler anlattığını öğrenince cidden teessürüme mucip oldu.
Benim için sarhoş sofralarından memleket idare ediyor, vatan zarar görüyor diye söylemişsin. Seni başvekil yapıp, söz kahibi yapanın da sarhoş olduğunu unuttun mu, II. İnönü Savaşında bozguna uğrayıp da sen geri çekilirken Fevzi Paşayı senin yerine görevlendirip savaşı kazandıranın da sarhoş olduğunu ve halkın gözünde kahraman ol diye bunu saklayanın da sarhoş olduğunu ne çabuk unuttun? Bu sofralarımızın meclis sofraları olduğunu, devlet işlerinin burada konuşulup, hesapların alınıp verildiği masalar olduğunu sen söylemez miydin hep? Benim yanımda otururdun senin bütün suçlarını burada temizlemedik mi, Abdürrezak’ın menfaat ticaretine bile senin hatırın için bu masada susmadık mı, Hasan Paşa’nın nasıl zengin olduğuna bu masada başını eğmedin mi, daha ne sayayım, hepsini biliyorsun.
İsmet seni başvekillikten aldıktan sonra hakkımda anlattıklarını duydukça, her söylenene inanmayıp senin için daima kanaatimi kullanarak, seni ve siyasi hayatını bitirmeyip seni affettik. Seni harcamak çok kolay ama, etrafıma bakınca yetişmiş adam yok. Böyle olmasaydı Recep Zühtü senin için hep benden icazet bekledi, ben de senden hep sadakat bekledim. Zaman her türlü hakikati ispat edecektir.
Şayet tekrar memleket idaresine gelirsen, bu millete zararlı olmaktan Allah seni korusun.
K. Atatürk”
(Editoryal not: Sosyal medyada bu mektubun gerçekliğiyle ilgili tartışmalar oluşmuştur. Haberi hazırlayan Hicran Aygün, bir müzayedeciden kopyaları alınmış olan bu mektubun bilirkişi raporunu en kısa zamanda yayınlayacağını belirtmektedir.)
Atatürk el yazısında genel de büyük "a" harfini kullanmaz. Cümle başında "A" yazması gereken yerler "a" yazar! Bu yüzden ilk sayfayı dikkatle inceledim. Yaz büyük ihtimalle ona ait!